Kanla Lekelenmiş Beyaz Gelinlik

Kanla Lekelenmiş Beyaz Gelinlik .

shapes
shapes

Gelinliğinin üzerine kapanmış ağlıyordu... Yüzünde dünyadan yediği yenilginin gülümsemesiyle ona sesleniyordu: "Neden gittin, sevgilim?" O gün ağladım. Nasıl olur da sevdiğimiz Gazze, bizi sevdiklerimizden mahrum bırakır? Kendi kendime sordum. Anneme ağlayarak sordum: "Bu gelin, kalbini delen o kurşunu nasıl kaldıracak?" Annem bana dedi ki: "Ama o şehit olmadı veya yaralanmadı." Ona cevap verdim: "Kurşun bazen iki kalbi öldürür, anne. Birinin bedenine isabet eder ve onu öldürür, diğerinin kalbine isabet eder ve onu da acı ve kederle öldürür." Bu sahne, bir yıl önce gördüğüm, düğününü bekleyen bir gelinin sahnesiydi... Ama işgalciler damadını öldürdü... Düğün elbisesi yerine yas elbisesine büründü... Düğün salonunun yerine taziye çadırında oturdu... "Ubeyde" kaderimdi, sevgi ve savaş şehri Gazze'de. Acıların şehri, bize birbirimizi tanıma fırsatı bile vermedi. Ekim'in yedisi gelmeden iki hafta önce nişanlandık ve birbirimize Gazze'nin acıları karşısında birbirimizin destekçisi olacağımıza söz verdik. Gazze'ye savaş açıldığında, o ağlayan gelini hatırladım, damadının kaybıyla yas tutan. Telefonumda kiraladığım gelinlik fotoğraflarına bakarken... Kız kardeşime sordum: "Acaba bizi de bir kurşun ayırır mı bu ülkenin gelinleri gibi?" Kız kardeşim beni avutmaya çalıştı: "Sen en güzel gelin olacaksın." Ekim, beklediğimiz ayımızdı... Heyecanla düğünümüzü planlıyorduk, birlikte yaşayacağımız evin her detayını seçmiştik. Cebalya kampına yapılan yoğun bombardıman başladığında büyük bir hüzün çöktü üzerime. Televizyonda "Savaş uzun sürecek" haberini gördüğümde acı daha da büyüdü. Siyonist işgalcilerin Gazze'ye böyle acımasızca davranmasına isyan ettim! Savaşın dehşet verici günlerinden birinde, Ubeyde'nin beni ziyarete geldiğini gördüm.

Nasıl olur da kendini tehlikeye atarak beni görmek için gelir?

Ona kızdım ve onu azarladım... Elimi tuttu ve dedi ki: "Eğer öleceksek, birlikte ölürüz."

 Ubeyde sözünü tamamlayamadan,

 Evinimize bir varil bombası düştü.

Bu sefer gelinlik için üzülmeyeceğim,

Birlikte öldük,

Ben ve Ubeyde,

 Bizi enkazın altından el ele çıkardılar.

Cennette bir eve göç ettik,

Düğünümüz gökyüzünde,

Gelinliksiz,

Kefenle,

Düğün alaysız,

Cenaze töreniyle,

 Şehitlerin konvoyunda.

Ben, Ahlem Mustafa,

Gazze'nin gelini,

Yani, Sizlere gökyüzünden seslenen gelin…