Kuzey Gazze'de yaşayan küçük "Saja Cuneyd" ailesinin yaşadığı bölgeyi şiddetli bir patlama sarstı. Patlama, evlerinin etrafında bir ateş çemberi oluşturdu ve onları dehşete düşürdü. Bu, Ramazan'ın ilk günü sahur vaktiydi. Dört yaşındaki Saja, savaşın getirdiği acıdan payını aldı. Roket saldırısı, bedenini tamamen yaktı, masumiyeti ve çocukluğu silip süpürdü, evin neşesi olan gülüşleri kayboldu.
Saja, o sırada uyuyordu. Kendini hastane yatağında, yanmış bedeniyle ve dayanılmaz bir acıyla buldu. Roketin ateşi, uyuduğu odada patlamıştı. Babası, kızını kurtarmaya çalıştı, ama odasına vardığında ateş her şeyi, hatta kızının güzelliğini bile yok etmişti. O an kızının hayatını kaybettiğini düşündü. Ambulans ve sivil savunma ekibi geldiğinde, babası kızının hala hayatta olduğunu fark etti. Saja'nın acıları sadece yanıklarla ve yüzündeki deformasyonlarla sınırlı kalmadı. Şifa Hastanesi'nde tedavi görürken, hastane de kuşatma altındaydı. Bu, Saja'nın hikayesinde yeni bir acı katmanı oluşturdu.
Tedavi eksikliği, dayanılmaz acıdan gelen çığlıklar, ilaçların yetersizliği, kızları için çaresizce ağlayan bir aile, hastaneyi kuşatan tanklar, iki ay boyunca süren açlık ve hastaneye ulaşmayan yiyecekler... Çocukluk izleri tamamen silindi. Saja'nın hali böyleydi...
Gazze'nin çocuklarının hikayelerinden sadece biri!